DOLAR
34,5424
EURO
36,0063
ALTIN
3.006,41
BIST
9.549,89










Milas’ın Tarihi Eserleri

ANITMEZARLAR

Uzunyuva Anıtmezarı

Milas’ta, Hisarbaşı tepesinin güney yamacında geniş bir alanı kaplar. Anıtmezarın büyük podyumunun kuzey – güney doğrultusundaki temenos duvarının uzunluğu 110 metredir. Büyük podyumun doğu – batı doğrultusundaki temenos duvarının uzunlu 91 metredir. Doğudaki temenos duvarının yüksekliği10 metreyi bulurken diğer üç yandaki duvarların yüksekliği tepenin konumuna göre değişir. Büyük podyumun ortasındaki küçük podyumun kuzey – güney uzunluğu 39.2 metre, doğu – batı uzunluğu ise 32.6 metredir. Yüksekliği 4 metreyi bulur. Podyum duvarlarının içi çürük yapılı kireç taşından yontulmuş bloklarla doldurulmuştur. Duvarların dış yüzeyleri ise Sodra mermerinden yontulmuş dışbükey görünümlü mermer bloklarla kaplıdır. Küçük podyumun doğu duvarının ortasında 8.2 metre yüksekliğinde yivli, Korint başlıklı bir sütun vardır. Yaz aylarında bu sütunun üzerine leyleklerin yuva yapmalarından ötürü Milaslılar buraya “Uzunyuva” adını yakıştırmışlardır.

30 Temmuz 2010 tarihinde Jandarmanın yaptığı operasyonla Uzunyuva’da kaçak kazı yapıldığı ortaya çıkarılmıştır. Sonrasında başlatılan kurtarma kazılarında üst podyumun yaklaşık 1 metre altında, 8 metre yüksekliğinde mermer bir koridor bulunmuştur. Koridorun mermer zemininin yaklaşık 1.20 metre altında ise içinde olağanüstü bir ustalıkla yontulmuş kabartmalarla süslü muhteşem bir lahdin olduğu, duvarları altın varaklarla işlemeli görkemli bir gömü odası bulunmuştur. Gömü odasının önünde ise yine çok büyük bir ustalıkla mermer bloklarla yapılmış yaklaşık 10 metre uzunluğunda, dışarıya açılan kapıya dek uzanan dromos denilen bir koridor olduğu görülmüştür.

M.Ö. 4. yüzyıla tarihlenen anıtmezarın Perslerin Karia Satrabı Hekatomnos’a ait olduğu ileri sürülmektedir.

Uzunyuva anıtmezarında sürdürülmekte olan kurtarma kazılarında daha yakın çağlara ait mermer caddeler, mozaik zeminler, mermer direkli su sarnıcı da bulunmuştur. Alanda kazılar halen daha sürdürülmektedir.

Berberini Anıtmezarı 

Milas’ın şehir mezarlığının arkasında yükselen kayalığa oyulmuş bir kaya mezarı vardır. Milaslıların “Berberini” dedikleri bu kaya mezarın cephesinde, kenarlarda Dor biçeminde yontulmuş iki payenin arasında iki sütun kabartması ve bunların arasında bir kör kapı görülmektedir. Paye ve sütunların üstünde ise çift kademeli bir arşitrav ile üstünde bir üçgen alınlık kabartması vardır. Mezar odasının giriş kapısı, kabartma cephenin biraz daha altında oyulmuştur. Odanın iki yanında, yine kayaya oyularak iki seki yapılmıştır. Mezar odasının sağ ve sol duvarları boyunca uzanan sekilerin uzunluğu 3.66 m, enleri 0.91 metredir. İki sekinin arasındaki küçük bir kapıdan girilen bir küçük odası daha vardır. Ön odanın zemininden yaklaşık 40 cm. daha alçaktaki bu odanın genişliği 1.72 metredir. Bir yazıtı olmayan bu kaya mezarın kimin için yapıldığı bilinmemektedir.

Gümüşkesen Anıtmezarı

Gümüşlük Mahallesin’nde, Sodra Dağı ile Hıdırlık Tepesi arasında, Sodra mermerleriyle yapılmış güzel ve ilginç bir anıtmezar vardır. Halk arasında “Gümüşkesen” olarak adlandırılan bu anıtmezar, dikdörtgen bir gömü odası ile bu odanın üzerindeki paye ve sütunların taşıdığı, mermer blokların birbirine bindirilmesiyle yapılmış piramit bir çatıdan oluşur. Anıtmezar, iki basamaklı bir krepis üzerinde yükselir. Mezar odasının giriş kapısı batıdadır ve tam ortada olmayıp hafifçe sola kayık durumdadır. Odanın içinde üst katın döşemesini destekleyen dört paye vardır. Mezar odası dıştan üst kat için bir podyum, diğer bir deyişle bir kaide oluşturur. Üst katta, köşelerde payeler, payelerin arasında oval ikişer sütun yer alır. Payelerin ve sütunların yukarıdan aşağıya 2/3’ü yivlidir. Yivlere kadar paye ve sütun aralarının mermer korkuluklarla kapatılmış olduklarını gösteren oyuklar vardır. Sütunların oval oluşu bu nedenledir. Başlıklar Korint nizamındadır ve üç kademeli alçak arşitrav ile kornişi taşımaktadır. Başlıklar, iki sıra palmet ve bu palmetlerin gerisindeki yivlerle bezenmiştir. Dam birbiri üzerine bindirmeyle yapılan çapraz konmuş beş kiriş dizisinden oluşur ve yalancı bir kubbe meydana getirir. Zengin bir şekilde geometrik şekiller ve kabartma bitkilerle, çiçeklerle süslü olan tavanın yapıldığında boyalı olduğu sanılmaktadır. Anıtmezarın gerek oranları, gerekse işçiliği Baltalı Kapı’yı andırmaktadır. Bu nedenle her ikisi de aynı çağda, yani Labienus’un istilasından sonra, M.Ö. 1. yüzyılın sonunda yapılmış olmalıdır.

Gümüşkesen’den başlayarak Sodra Dağının ve Hıdırlık Tepesi’nin yamaçlarında çok sayıda Roma çağı mezarları bulunmuştur. Hıdırlık’ın güney eteklerinde çok sayıda yeraltı kaya mezarları ve mezar odaları vardır. Bu mezarlara birkaç basamak merdivenle inilen küçük bir sahanlıktan girilir. Mezarlar, çeşitli boydadır ve iki veya üç yanı ceset ve adakların konulması için sekilerle çevrilidir. Birkaç tanesinde kandil ve ölüye armağanlar koymak için küçük hücreler vardır. Sodra Dağının doğu eteğindeki ve önünde uzanan ovadaki oda mezarların çoğu tonoz çatılı mezarlardır. Esentepe’nin güneyinde ve 2. Gümüşkesen Camisinin karşısındaki Özfen Bilim Dersanesi’nin altında, yan yana konulmuş ve kabaca yontulmuş mermer lahitler de bulunmuştur. Ayrıca güzel bir mermer işçiliğiyle yapılmış oda mezarları da vardır. Gümüşkesen İlköğretim Okulu’nun bahçesinde, bir diğeri ise Sanayi Çarşısı yakınlarındadır. Daha eski yıllarda bu tip mezarlardan birisi Milas Ortaokulu’nun bahçesinde bulunmuştur.

DİĞER TARİHİ ESERLER

Baltalı Kapı

Esentepe’nin (Topbaşı Tepesi) batısında, Mylasa’dan Labranda’ya giden, mermerlerle kaplı “kutsal yol”un başlangıcında görkemli, anıtsal bir kapıdır. Adını, kapının kemerinin kuzeye bakan yüzündeki kilit taşı üzerindeki çift yüzlü baltadan almıştır. Karia dilinde “Labris” denilen çift yüzlü balta, Karialıların baştanrısı olan Zeus’u simgeler. Baltanın iki yüzünün üzerinde birer insan gözü kabartması çizilmiştir. Kapı kemerini, başlıkları bir sıra palmet ve bir sıra yivle süslü iki paye taşır. 19. yüzyılda gezginlerin çizmiş olduğu resimlerde görülen kemerin üzerindeki saçaklık kısmı yıkılmıştır. 5.17 metre genişliğindeki Baltalı Kapı, yapım üslubu bakımından M.Ö.1. yüzyılın sonunda inşa edilmiş olmalıdır. Hıristiyanlık devrinin başlarında şehrin doğusundaki dağlardan su getiren sukemerleri bu kapıya bağlanmıştır. Kapının bitişiğindeki kemerler üzerinde sulardan artakalan kireç katmanları halen görülebilir.

Sukemerleri

Milas’ın doğusundaki dağlardan kente su getirmek için ova kısmında, devşirme idi çay taşlarıyla çift kat kemerli olarak yapılmıştır. Başlangıç ve bitiş kısımlarında ise arazinin yapısına uygun alçak kemer veya gerizlerle sukemerlerinin bağlantısı sağlanmıştır. Sukemerlerinin yapımında bolca antik çağ yapılarına ait mermer mimari parçalar da kullanılmıştır. Bazı bölümleri halen ayakta olmakla birlikte büyük kısmı yıkılmıştır. Şevketiye Mahallesinde, Esentepe’nin güney yamacından geçerek Roma çağında yapılmış olan büyük hamama kadar uzanır. Buradan ayrılan bir kol Baltalı Kapı’ya bağlanır.

Olasılıkla Roma imparatorluk çağında yapılmış olan Milas – Beçin arasındaki su kemerleri ise neredeyse tümüyle yok olmuştur. Bu suyoluyla bağlantılı kare planlı iki yapıdan birisi Milas Sağlık Ocağı’nın arkasındadır. İkinci yapı ise Milas – Muğla Karayolunun hemen kuzey kıyısındadır.