DOLAR
34,5424
EURO
36,0063
ALTIN
3.006,41
BIST
9.549,89










Tarihi Milas Evleri

Yazan : Olcay Akdeniz

Milas’ın tarihi evlerinin büyük bir kısmı 19. yüzyıla aittir. Bu evler gerek plan, gerekse yapımları bakımından tipik Türk evleridir. Her evin çoğunlukla büyük veya küçük bir avlusu vardır. Eve doğrudan doğruya sokaktan değil avlu kapısından girilir. Sokak üzerinde olan evlerde avlu kapısı evin altında veya yanındadır. İki katlı olan bu evlerin üst kat odaları 0.50 – 1.00 cm. genişlikte çıkmalarla sokak üzerine taşarlar. Çıkmaları tutan ahşap destekler eski veya mütevazı yapılarda destek araları çok defa bağdadi yapılarak üzeri sıvanmıştır. Evlerin çoğu “önlük” denen açık sofa ile avluya bakar. Üst kat planlarını tekrarlayan zemin katı özellikle eski evlerde depo ve kiler olarak kullanılır. Daha sonraları ise hiç değilse bir odası işe ve oturmaya ayrılmıştır. Bu katta sokağa açılan pencere yoktur. Yazın gündelik hayat düzgün taşlarla döşeli sofanın altındaki taşlıkta geçer. Mutfak, hela, ahır ayrı olarak avlunun bir köşesindedir. Avludan üst kata çoğunlukla yüksek basamaklı merdivenlerle çıkılır. Merdivenlerde dönüş daima 90 derece açı yapan sahnlarla sağlanır. Bazen birkaç mermer basamak üzerine oturan asma ahşap merdivenler de görülür.

Plan bakımından Milas’ın tarihi evleri önlüklü ve divanhaneli (sofalı) olmak üzere ikiye ayrılır. Çoğu iki üst, iki alt olmak üzere dört odalıdır. Üst katı üç veya tek odalı olanları da vardır. En yaygın tip önlüklü olanlardır. Yerel olarak önlük denilen açık sofalar ahşap direklerle desteklenir. Önlükler kışın güneşi, yazın meltemi alması için genellikle güneye bakar. Çoğu kez önlüğü güneye baktırabilmek için bina, duruma göre sokak üstüne veya avlunun gerisine çekilmiştir. Arsanın durumu dolayısıyla doğuya doğru açılanlar da görülürse de batıya ve kuzeye bakanlar nadirdir. Kuzeye bakan evlerin pencereleri tahta kapaklarla kapatılır. Sokağa bakan pencereler ise kafeslidir. Avluya bakan pencereler ise oyma parmaklıklarla çevrilidir. Önlüklerde çatıyı taşıyan direklerin hatıl ile oluşturdukları köşeler, ahşapla kaplanıp üzerleri sıvanarak kemer görünüşü verilmiştir. Önlüklerin uygun bir köşesine el, yüz yıkanıp abdest almaya özgü “abdestlik” denilen ve avluya çıkık biçimde küçük çıkmalar yapılmıştır. Bazen önlüğün kısa taraflarından birisine sabit bir sedir yapılarak oturmak için özel bir köşe oluşturulmuştur.

Evin cephesini doğuya veya batıya vermek gerektiğinde önlüğün yine güneyde olması istenirse, evin sokağa veya manzaraya bakan yan tarafına bir oda eklenerek (L) şeklinde bir plan elde edilir. Bu odanın yanına ikinci bir oda eklenince ortası sofalı, yani yerel deyişle divanhaneli ev tipi meydana gelir. Bu plan tipine en uygun örnek Ahmetçavuş Mahallesi’nde Dedebaşı’ndaki Salih Beylerin Ayşe Alptekin evidir. Önlüklü tipten divanhaneli tipe doğru olan bu gelişme tarihi Milas evlerinde adım adım izlenebilir. Divanhaneli tipin en eski örneklerinde divanhanenin sokak tarafına, çıkma üzerine bir köşk, avlu tarafına dar bir önlük yapılırdı. Hisarbaşı Mahallesinde, Belediye yokuşundaki Hacı Ali Ağa evinin planı bu şekildedir. Bu evde divanhaneli ve önlüklü iki tip, aynı evde birleştirilmiştir. Divanhaneli evlerin daha sonraki örneklerinde önlük kaldırılarak avlu tarafına bir köşk veya balkon yapılmıştır. Hisarbaşı Mahallesinde, Tabakhane Caddesindeki Rıfat Ağa evi, bu tür plana en uygun örnektir. Divanhaneli evlerin küçük tipleri bir sofanın iki tarafında birer odası olan mabeyinli evlerdir. Milas’ta çok örneği olmayan bu tip evlerde sofanın sokak tarafında çıkma şeklinde kafeslerle kapalı bir cumba, avlu tarafında ise açık bir köşk bulunur. Bu tip evlere örnek olarak Ahmet Çavuş Mahallesi, Karanfil Sokaktaki Bağıloğullarının evi gösterilebilir.

Eski Milas evlerinde her evin “yaz odası” diye adlandırılan bir başodası vardır. Bu oda evin iki tarafa manzarası olan önemli bir köşesindedir. Hemen hemen daima bir çıkma üzerinde olup sokağa ve sofaya açılan pek çok penceresi vardır. Önlüklü iki odalı evlerde, bu odanın önlük tarafındaki duvarı, kalın alt kat duvarının dış tarafına çekilerek oda, yan odadan büyütülmüş ve iki oda arasında oluşan köşeye çapraz şekilde büyük odanın giriş kapısı konulmuştur. Bu iki odanın manzaralı veya sokak üzerinde olanı, başoda olarak daha çok özenilerek yapılmıştır. Odanın tam köşesinde eğimli olarak açılan kapı oymalıdır. Oda tavanları ev sahibinin mali gücüne göre, basit veya çok zengin desenlerle süslüdür. En sade tavanlar yıldız veya dört yapraklı yonca şeklinde küçük ve yassı bir göbek şeklindedir. Daha sık görülen tavan süsü, içi çıtalarla düz veya diyagonal karelere ayrılmış dört köşe çukur bir göbektir. Büyük evlerde çıtalarla yapılan kare desenler kenara alınarak oymalı bir su biçimindeki göbek yüksek kabartma olarak işlenmiştir. 19. yüzyılın ortasından sonra yapılan evlerde en çok kullanılan göbek deseni yıldızdır. Bu büyük evlerin tavanları, bazen kapıları çeşitli renklerle boyanmıştır.

Odalarda dikdörtgen plan tercih edildiğinden arsalardaki düzensizlikler, kayıklıklar, daima küçük üçgen çıkmalarla düzeltilmiştir. Odaların boyu değişirse de yükseklikleri genellikle 3.00 m.dir. Yüklük ve dolapların bulunduğu duvar hariç, diğer üç duvar pencerelidir. Pencereler birbirine yakın fakat küçüktür. Her duvara üç veya iki pencere açılmıştır. Bunların döşemeden yükseklikleri çok kez 70 cm.dir. Oymalı veya tornada yapılmış ahşap parmaklıkları, yerel deyişle “çitme” denen kafesleri ve dış tarafta bulunan ahşap kapakları vardır. Odaların iki veya üç duvarı önünde pencereler boyunca altları dolap olarak kullanılan, bu nedenle “kuzuluklu” denilen alçak sedirler uzanır. Gusulhane, yüklük, dolap ve hücreler bölme duvarı önüne yerleştirilmiştir. Yüklük ortada, gusulhane ve dolaplar yanlarda olmak üzere düzenlenmiştir. Bazı evlerde kapıdaki oymalar yüklük ve dolaplarda da tekrarlanmıştır. Daima odanın yüklük tarafındaki köşesinde bulunan kapı açıldığı zaman gerisindeki açık rafları gizler. Kapıların yüksekliğinin genişliğine oranı 1 / 2’dir. Kapı kasasının üst kısmında, tezyinat olarak kemer şeklinde ahşap bir ilave vardır. Pencere, dolap, yüklük ve kapının üst kenarlarında bir raf, yerel deyişle “elmalık”, bütün odayı veya odanın iki veya üç duvarını çevirir. Bazı evlerde kapının yanında 1.35 m. yükseklikte lamba veya saat koymaya özgü yarım daire şeklinde küçük raflar vardır. Evlerdeki ocakların bazıları davlumbazlı ve oymalı alçı süslemelidir. Fakat çoğunlukla, duvardan 5 – 10 cm. çıkıntı yapan ve üst tarafı raf şeklinde kesilmiş basit, kemerli ocaklardır.

Büyük evlerde gusulhanelerden ayrı hamamlar bulunur. Bunlar kubbeli, külhanlı tipik Türk hamamlarının küçük ölçeklileridir.

Evin önlük veya divanhanesinden birkaç basamakla “ayazlık” denen etrafı parmaklıklarla çevrili üstü açık çardaklara geçilir. Yaz akşamları burada oturulur, yemek yenir ve hatta yatılır.

Avlu kapıları genellikle kemerli ve çift kanatlıdır. Bu kanatlar dikey, yatay veya eğik olarak yan yana dizilen tahtaların arkadan kuşaklanmasıyla yapılmıştır. Bazen cephelerinde kalın çıtaların meydana getirdiği dikdörtgen veya kare desenler görülür. Avlu kapılarının “kuzuluklu” denen bir çeşidi sokak kapısı ile yük kapısını bir arada çözümlemiştir. Kuzuluk, kapıların sağ kanatlarının ortasına açılmış ve insanların geçişine uygun küçük kapılardır. Kapıların çift kanatları ise yüklü hayvanların geçişleri için veya tören günlerinde çok sayıda konuğun giriş çıkışı için açılır. Büyük arazi sahiplerinin avlularına açılan ayrıca bir deve kapıları bulunur. Avlu kapılarının birçoğu kapıyı yağmurdan ve güneşten korumak için sundurmalıdır. Kapılar arkalarından demir kollarla, kuzuluklar bir halka içinden geçen demir çengelle kapatılır. Zemin kat oda kapıları çok defa tahtaların diyagonal sıralanması ile yapılmıştır.

Tarihi Milas evlerinin zemin katları ve ocaklı duvarları kagir, üst katları ahşap veya yarım ahşaptır. 50 – 60 cm. kalınlığında olan alt kat duvarları toprak harçlı olarak taş, tuğla ve kiremit parçaları ile yapılmıştır. Eski evlerin avlu taraflarındaki zemin kat duvarları sıvasız bırakılarak derzler kireç harçla kapatılmıştır. Bu tekniğe yerel olarak “çakır sıvak” denir. Bağdadi de denilen yarım ahşap evlerde çatmaların arası tuğla, kerpiç veya çam kabuğu ile doldurulmuştur. Ahşap veya yarım ahşap duvarların kalınlığı 10 – 18 cm. arasındadır. Üst katların içi ve dışı daima sıvalıdır. Döşemeler ise ahşaptır.

Evlerin çatıları genellikle kırma veya beşik çatıdır. Çatılar yerli kiremitlerle kaplıdır. Saçaklar az eğimlidir; saçak tavanları ise çok kez dışa değil, 20 derece kadar iç tarafa eğimlidir.

Baca gövdeleri duvarların dışında bir çıkındı şeklindedir. Eski evlerde ocaklar üst katlarda olduğu için çıkıntılar binanın ortasında başlar ve yukarı doğru kademe kademe daralır. Binanın yüzündeki bu çıkıntıyı hafifletmek için bazen alt kısmına kemer şekli verilmiştir. Taş veya tuğladan inşa edilen bacaların kesitleri, bazı eski örneklerde yuvarlak olmakla birlikte genellikle kare veya dikdörtgendir. Baca başlıkları çeşitli şekilleri ile dikkat çekicidir. En basit bacalar, dört dam kiremidinin, iç yüzleri karşı karşıya gelmek üzere dik olarak birbirine dayayarak yapılmıştır. Daha çok uygulanan baca şekli ise bunun aksine kiremitlerin yuvarlak dış yüzlerinin karşılıklı olarak ikişer ikişer bacanın kenarlarına sıralanıp birleşme noktalarının birer kiremitle kapatılarak üzerlerinin sıvanmasıdır. Bu şekilde girintili çıkıntılı bir dış yüzey ile kiremitlerin aralıklarında üçgen delikler meydana gelir. Bu tip başlıkların altına, yani baca gövdelerinin üst tarafına aralıklı olarak dikine bir sıra tuğla dizilerek ince uzun küçük delikler açılmıştır.

Ayrı bir sanat eseri olan bacalar, yapan ustaların zevkini, becerisini ve ustalığını yansıtır. Gösterişe önem verilerek yapılan evlerin bacalarının yapımında mümkün olduğu kadar taklitten kaçınılmıştır. Özellikle varlıklı ailelerin evlerinin bacalarının her biri kendine özgü şekilde süslüdür. Bacaların tek ortak özelliği; özene bezene süslenerek yapılmış olsalar da, ya da basit şekilde yapılmış olsalar da en sert rüzgarlı havalarda bile tütmemeleridir.

Milas’taki Rum mimarisine öykünerek yapılmış konak tipi evlerde ahşap işi göze çarpmaz. Bu evlerin belirgin özelliği ağırlıklı olarak taş işçiliğiyle yapılmış olmalarıdır. Evlerin dış duvarları yerden çatıya dek taş, oda bölümlerini oluşturan iç duvarları ise tuğladan veya bağdadi olarak yapılmıştır. Geleneksel Türk evlerinin geniş saçaklarına karşın bu evlerin saçak çıkıntıları yok denecek kadar azdır. Rum mimarisinden etkilenmiş olan evlerin en göze çarpan kısmı, mermer söveli ve üçgen alınlıklı görkemli sokak kapılarıdır. Zarif mermer sövelere tutturulmuş yüksek ahşap kapılar oldukça dayanıklı, sağlam ve süslüdür. Bazı kapılar süslemeli demir şebekelerle güçlendirilmiştir.

Eski Konak

18. Yüzyılda Milas’ı yöneten ağanın konağı Topbaşı Tepesinin batısındaki düzlükte, Baltalı Kapı’nın önündeki konak şimdi neredeyse tümüyle yıkılmış durumdadır. Etrafı mazgallı yüksek duvarlarla çevrili ve batı tarafı kare planlı bir kule ile takviye edilmiş küçük bir şato denilebilecek konaktan günümüze yalnızca sur duvarlarının bir bölümü ile hamam kısmı halen ayaktadır. Konağın zemin katında köfeki taşlarla yapılmış sivri kemerleri vardır.

Macar Evleri       

Tarihi Milas evlerinin arasında, yapan ustalardan adını alan Macar Evleri’nin ayrı bir yeri vardır. Milas ve Milaslılar, Macar mimarisiyle ilk kez 1922 yılında tanışmıştır. O yıllarda Murat Salih Bey, Paris’te tanışarak evlendiği eşi Mari Suzanne için Milas’ta bir ev yaptırmak ister. Evin planını ve projesini, o yıllarda Milas’ta zımpara madeni işletmekten İngiliz şirketinde çalışmakta olan bir Macar Mimar Pier Kubin çizer. Daha sonra Milaslıların “Madam Murat’ın Evi” diye adlandırdıkları bu köşk, Macar mimarisinin Milas’taki ilk ürünüdür. 1931 yılında Milas Kaymakamı Fevzi Beler’in Rodos Adasından Milas’a davet ettiği dört Macar yapı ustasına Aşçı Bekir’in yaptırdığı İstikamet Sineması ise Milas’taki en görkemli Macar mimarisi eseridir. Aynı Macar ustalar daha sonra Madam Murat’ın evi ile İstikamet Sineması arasında yan yana üç ev daha yapmışlardır. Bu evlerden birisini Doktor Hilmi Bey, diğerini Doktor Servet Akgün ve üçüncüsü de Kaymakam Fevzi Beler yaptırmıştır. Macar ustalar sinema ve bu evlerden başka farklı üsluplarda Milas’ta birkaç ev daha yapmışlar ve bazı evlerin onarımlarını gerçekleştirmişlerdir. İstikamet Sineması ne yazık ki, 1986 yılında yıkılmıştır. Daha sonra yerine, yıkılan sinemanın cephesini taklit eden bir iş merkezi yapılmıştır. Tipik Orta Avrupa mimarisinin izlerini taşıyan bu üç ev, Milaslılar tarafından “Macar Evleri” olarak anılırlar.